Güzel Anadolu’nun çeşitli coğrafyalarında uzun yıllar “Anadoluyu yaşayan” biri olarak , çeşitli vesilelerle Amerika’da uzun süre bulunan yazar, toplumsal gözlemlerine ve tecrubelerine dayanarak, eleştirel bakış yoluyla, Doğu ve Batı kültürlerine ilişkin fikirlerini içeren eserler yayınlamaktadır. Eserlerinde, Modernizmin, sadece Anadolu insanı üzerinde değil, yeryüzündeki tüm insanlar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini anlatan “insan” temelli öğeler ağırlık basmaktadır. Örneğin, kendi ifadeleriyle, globalleşme denilen algının “neden sadece Batılı, neden Hristiyan ve neden Liberal olduğu” sorusu, yazarın eserlerinde cevabını en çok aradığı sorulardan biridir. “İnsana, sadece insan olduğu için değer veren”, “Yaratılanı Yaradan’dan ötürü seven” bir anlayışa sahip olan yazar, insanın yeri geldiğinde meleklerden bile üstün olabileceğinin, fakat bazı insanların bazı davranışlarıyla şeytana bile rahmet okutacağının altını eserlerinde önemle çizmektedir. Anadolu’nun ismi haritalarda bile olmayan bir köyünde doğduktan sonra, çok başarılı bir eğitim hayatının ardından, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ni bitirdikten sonra, insanlara ve insanlığa bir nebze olsun katkıda bulunabilmek amacıyla, öğretmenliği seçen yazar, halen vazifesini ifa etmekle beraber Felsefe ve Mantık alanında yükseklisans eğitimi almaktadır. Mirkan Baran, Siyaset, Sosyoloji ve Felsefe üzerinde uzun süren çalışmalar ve deneyimler sonucu, daha çok toplumsal sorunlar ve algılar üzerinde eserler yazıp, algının, olgunun önüne geçmesini engelleme çabası doğrultusunda yazarlığa adım atmıştır. Eserlerini “çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz” düsturundan yola çıkarak, herkesin sıkılmadan okuyup anlayacağı bir şekilde, zihinleri bulandırmadan, kısa ve öz bir üslupla yazmaktadır.
İlk kitabı “Ben Paraya Tap(m)ıyorum” ile, yüzyılın son tanrısı para ve modernizm üzerine müthiş tespitleri oldukça dikkat çeken yazarımız, “Eğitim (neden) Şart” adlı kitabıyla toplum genelinde, “eğitim şart” söyleminin gerekliliğini eleştirel ve trajikomik bir yolla anlatarak günümüzün “plaza” yazarlarından değil, fakat “halkın içinden bir yazar” olduğunu bir kez daha göstermiştir, her ne kadar söyleşilerinde büyük bir yazar olma amacı ve kaygısı taşımadığını, ve tek amacının insanlara, “insana ve insanlığa dair birşeyler” öğretmek olduğunu belirtse de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder